12 Mart 2016 Cumartesi

Posterior Omuz Çıkığı

Omuz Anatomisi
Posterior omuz çıkığı bütün omuz çıkıklarının %2’sinden azını oluşturur. Tanı için şüphelenmek önemlidir. İlk değerlendirmede yanlış tanı olasılığı yüksektir. Yirmi dört hastanın dahil edildiği olgu serisinde 21 hasta ilk muayenede tanınamamıştır.
Normal Y Grafisi

Bu çıkığın bir başka özelliği ise klinik muayenenin bazı ipuçları içermesine rağmen omuz eklemi radyografilerinde tuzaklar olmasıdır. Eğer muayene eden kişi yeteri kadar deneyimli değilse omuzunda hareket kısıtlılığı ve ağrısı olan hasta, neredeyse normale yakın omuz grafisi olduğu için kolaylıkla gözden kaçabilir.
Travmatik posterior omuz çıkıklarının çoğu yüksek enerjili travma, darp, elektrik çarpması, epileptik nöbet veya elektrokonvülsif terapi sonrası görülür.
AP omuz grafisinde posterior omuz çıkığı tanısını düşündüren çeşitli işaretler tanımlanmıştır.

Bunlar;
a) Humerus başının arka glenoid köşeye kilitlenmesi nedeniyle humerusun iç rotasyonda olması,
b) Anterior glenoid fossanın boş gibi göründüğü vacant glenoid işareti,
c) Humerus başının ampul görünümü,
d) Ön glenoid köşe ve humerus başı arasında 6 mm den fazla mesafenin olduğu köşe işareti,
e) Humerus başındaki vertikal çökme kırığını gösteren oluk veya uçurum çizgisidir.
Posterior omuz çıkığı tanısı konan hastalara acil olarak ortopedi konsültasyonu istenmelidir. Bu çıkıklar anestezi eşliğinde kol aksiyel traksiyondayken, nazik bir şekilde fleksiyon ve addüksiyon pozisyonuna alınarak redüksiyon denenmelidir. Bu sırada humerus başının arkasından uygulanan direkt basınç redüksiyonu kolaylaştırabilir
Posterior Omuz Çıkığında Y Grafi

GIS Kanamaya yaklaşım algoritması


3 Mart 2016 Perşembe

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D asistanlarından Dr. Aslı Yasemen SAVAŞ ve Dr. Tufan ALATLI, Acil Tıp Uzmanı (ATU) oldu.

Eritema Multiforme

Eritema Multiforme (EM) çeşitli antijenik uyaranlara karşı hipersensitivite reaksiyonu olarak ortaya çıkan, başlıca akral ve periorifisyal bölgelerde polimorf deri lezyonlarına yol açan, akut seyirli, tekrarlayıcı bir dermatozdur.
Stevens-Johnson sendromu (SJS) ve toksik epidermal nekroliz (TEN) ise birbirleriyle yakın ilişkili, sıklıkla ilaçlara daha nadiren enfeksiyonlara karşı gelişen, akut mukokutanöz reaksiyonlardır. 
Her iki tablo da, hızla yayılan maküler döküntü, düz ve atipik target lezyonlar, yaygın purpuralar, epidermal ayrışma ve birden fazla mukozal bölge (oral, konjonktival, anogenital) tutulumuyla karakterizedir. 
Bugün için SJS ve TEN; klinik, histopatolojik bulgular ve etyolojideki benzerliklerden dolayı aynı sürecin, sadece tutulan yüzey alan oranları açısından farklılık gösteren iki varyantı olarak kabul edilmektedir. TEN’li hastaların çoğu SJS’yi izleyerek ortaya çıkar. 
Sınıflandırma: 
Klasik Eritema multiforme 
o EM minör (Von Hebra): etkilenen total VYA <%10, mukozal tutulum nadir olup genellikle tek bir mukozal alan (en sık ağız) tutulur. 
o EM majör (büllöz EM): etkilenen total VYA <%10, mukozal tutulumda en az 2 bölge tutulur. 
o Herpes ilişkili Eritema multiforme 5 
o Mukozal Eritema Multiforme (Fuchs sendromu, ektodermosis pluriorifisyalis): kutanöz lezyonlar olmaksızın sadece mukozal tutulum 
Steven Johnson Sendromu: etkilenen total VYA <%10, en az 2 mukozal alan özellikle ağız ve göz tutulumu görülür 
SJS/TEN overlap: etkilenen total VYA %10-30 arasındadır. En az 2 mukozal alan özellikle ağız ve göz tutulumu görülür 
TEN (benekli/beneksiz): Benekli TEN’de Epidermal ayrışma %30’un üzerindedir. Yaygın purpurik maküller veya düz tipik olmayan hedef benzeri maküllere rastlanır. Beneksiz TEN’de epidermal ayrışma %30’un üzerindedir. Benekli bir görünüme yol açan maküller veya purpurik lezyonlar olmaksızın yaygın eritemli alanda epidermisin geniş tabakalar halinde ayrıldığı saptanır. TEN’de en az 2 mukozal alan özellikle ağız ve göz tutulumu görülür. 
Klinik bulgular: EM’de deri lezyonları, olguların çoğunda prodromal belirtiler olmaksızın, yüz ve ekstremite distalleri ve ekstensor yüzlerinde (en sık el-ayak sırtı) simetrik olarak başlar. Belirtiler daha sonra ön kol, bacak ve gövdeye yayılım gösterebilir. Farklı yapıdaki ve çok sayıdaki lezyonun tümü birkaç gün içinde ortaya çıkar. Başlangıç lezyonu, koyu-kırmızı renkte, yuvarlak bir maküldür. 24-48 saat içinde ödemli bir papül halini alır. Bu belirtiler kısa sürede 2 cm çapa kadar genişler ve target (hedef) lezyonlar oluşur. Tipik target lezyonda hedef benzeri, en az 3 tane iç içe geçmiş halka vardır; merkezinde koyu renkli 7 makül ya da vezikül, bül, periferinde açık renkli ödematöz halka ve en dışta eritemli halo. Merkezdeki vezikül ve büller bazen hemorajik olabilir. Hedef şeklindeki lezyonlar dışında ürtiker benzeri plaklar, purpurik ve vezikülobüllöz lezyonlar görülebilir. Vezikülobüllöz lezyonlarda ayrışma subepidermaldir. Mukozal tutulum ağız boşluğu ile sınırlı olup olguların %25' inde görülür. Belirtiler ortalama 2-3 hafta içinde geriler ve yerlerinde hafif hiperpigmentasyon bırakarak iyileşirler.

The Time Has Come for Me to Leave the Bedside

Sepsisde SOFA (Sepsis related Organ Failure Assessment) Skoru Algoritması